Yazar: FotoFilm
Levanten Forbes ailesi tarafından 1908 yılında Buca’da yaptırılan köşk bir yıl sonra tamamıyla yanmış, yangından bir yıl sonra bina tekrar yaptırılmıştır. Kaynak: Vikipedi Her anının bir rengi, bir sesi vardır; senin anılarını güzel kokularla ördüler. Yeni yeni ağaçlar getirdiler çok uzaklardan, onlarla arkadaş oldun adlarını öğrendin bir bir. Onların hikâyesi vardı, onları dinledin rüzgârda. Elin kabuklarında gezindi. Sonra kuşları da çoğaldı ağaçların, bulutları da. Baban Anton, taş ustasıydı. Bu köyün bütün taş evlerinde, şu İngiliz, İtalyan köşklerinde onun emeği vardı. Buraya, havası güzel olduğu için, gelip yerleşiyorlardı Levantenler. Gele çoğala bir koloni oldular sonunda. Zeytinler, incirler, üzümler tren rayları üzerinden…
Sanatın belki de en derin motifidir edebiyat. Özgün bir kimlik inşa etmek için edebiyattan daha kıymetli bir ırmak var mıdır ki? Her okuduğumuz hatta okurken ‘’yaşadığımız” edebi eser kişiliğimize yeni bir zenginlik eklemez mi? Günümüzün yüzeysel ve görüntünün sadece tek boyutunu merak etmeye dayanan dünyasında bir roman, öykü ya da şiir sayfasını okumak için zihnin verdiği çaba hiç kuşkusuz ki pek çok kapıyı aralayacaktır. Mühendislikten iktisat fakültelerine dek pek çok okulun seçmeli ders olarak öğrencilerine edebiyat dersleri sunmalarının en önemli sebeplerinden biri de budur. Her şeyin hazır bulunabildiği bir asırda okuduğunuz bir eserle kendi dünyanızı kurmak, kendi filminizi çekmek hala…
Bir buçuk yıl aradan sonra sinema salonları açıldı. Pandemi nedeniyle kapalı olan salonlar nihayet filmlerle izleyicilerini buluşturdu. Tabii cesur yürek izleyicileri diyelim. Nitekim (Netekim mi deseydim acaba?) hâlâ sinemaların kapısının önünden bile geçmeyenler var. (Buna ben de dâhilim) Tabii bu bir buçuk yıllık zorunlu-gönüllü-gönülsüz mahpusluk süresinde sinemasız kaldık mı? Hayır. Sinema-dizi portalları sağ olsunlar bizi dizisiz ve filmsiz bırakmadılar. Başta Netflix olmak üzere. (Reklama girmez herhalde, zira reklam parası almadığım gibi her ay para ödüyorum.) Hal böyle olunca sinema sektörü de filmlerini bu portalların yapımcılığında çekmeye başladılar. Buna Türk sinema sektörü de dâhil oldu. Pandemi sürecinde bizi yerli sinemadan mahrum…
İlk şiir kitabı Evren Mapusanesi(1974) ile Türkiye’deki şiir toprağına adımını atan A.Günbaş, uzun bir suskunluk döneminden sonra ikinci kitabı Gecenin Neresindesin(1986) kitabıyla şiirin uzun yolunda yürüyüşüne kaldığı yerden devam ediyordu. Ancak daha sonra on bir yıl sürecek olan yeni bir suskunluk döneminin ardından Göçkün(1997) ile bu zorlu yolda yeni bir dönemece giriyor ve art arda şiir kitaplarını yayımlamaya başlıyordu. Bunlar: Sulardan Sonra(1999), Mustafa Kemaller Erken Büyür(Çocuklar için bir Kurtuluş Savaşı denemesi-2000), Aşk Boyu Sürgün(2001), Çağlaçakır(2004), İpek Yarası(2006), Şiir Cebi(Çocuk Şiirleri -2010 ), Islık Borcu(2010), Şiirtüven Sofrası Ezgileri(2011, Ahmet Uysal ve Bülent Gürdal’la), Aykırı Çocuk(Çocuk Şiirler-2013), Rüzgar Akıllı(3013), Çatapat Sesimle (Seçme…
Eski dergilerin birinde okumuştum bir yazıda; ‘’Edebiyat, tutkular bilimidir.’’ Diyordu, Princesse Bibesco. Güzel bir yazıyı okumak, herhangi bir varlığın bize düşündürdükleri dışında; konuşan, dinleyen, düşleyen, varlığıyla bir zaman gelip geçmiş, canlı sesli bir sinema, değişen genişleyen bir fotoğraf, koşan bir heykel kim bilir belki de inci küpeli bir kadın ya da boğulduğumuz bir çığlık gibidir Sona karşı sonsuzluğu soluyandır yazı. Onda ışık, zekâ, onda dostluk… Okuduğunuz her kitapta, yazılan çizilen ne varsa en yalnızlık anını paylaştığınızdır. Düşünün bir karanlıktan doğanın da ışık olduğunu, biri tutuyor kirpiklerinizden ve nefreti, acıyı, tutsaklığı öpüyor saatler boyu ya da kısacık bir an bir şiirin…
Aydın çocukluğumun kenti, gidip de geri dönebildiğim tek şehir. Uzaklardan yazlarına misafir olduğum yıllarda, sevdiklerimi bağrında barındırmıştır. Gene öyle. Eski kahramanlarım bir bir azalsa da İzmir’den hafta sonları annemleri ziyarete gidiyoruz. Yine öyle bir Pazar. Sonbahar son güneşlerini dünyaya seriyor. Kış çiçekleri canlanıyor birer birer. Tekrar yeşeriyor kırlar. Kurak ve sıcak yazdan ılık bir ekime varıyoruz. Ege’de bahar erkencidir. Sonbahar ise hep gecikir. Bu ilkbaharı aratmayan günde betondan doğan sıkıntıyı atmak, içimizin paslarını sökmek için hep birlikte gidebileceğimiz bir yer düşünüyoruz. Bu elbette ki “Nar” oluyor. Hem güneşin hem yeşilin hem temiz havanın tadını çıkartmak için. Hazırlığımızı yapıp piknik için…
Savaşın yıkıcı etkilerine ve paylaşılan bir insanlığın bunların üstesinden gelmek için neler yapabileceğine dair… Sovyetler Birliği sonrası, Gürcistan’ın batısında yaşayan Abhazlar 1992’de bağımsızlıklarını ilan ettiler. Rusya’nın Abhazlar’ın yanında yer alması ve hatta paralı askerleri Gürcüler’e karşı savaşmaya teşvik etmesiyle bir iç (baktığınız yere göre dış) savaş başladı. Bu savaşın ortasında, yüzyılı aşkın bir sürenin üzerinde bölgede (Kafkasya’da) yaşayan Estonyalı topluluğu vardı. Düşmanlıklar patlak verdiğinde, çoğu Estonyalı ülkelerine dönmekten başka seçeneklerinin olmadığını hissetti, fakat herkes gitmedi. “Mandalina Bahçesi (Tangerines)”, Estonyalı marangoz Ivo’nun mandalina kasası yapmak için dikkatli bir şekilde tahta parçalarını kesmesiyle başlıyor. Ivo, kır sakallı, kararlı ve ahlaki kurallara inanan…
120 ülkeden 4 bin 500 filmin başvuruda bulunduğu organizasyon kapsamında, bir hafta boyunca Fransız Kültür Merkezi, Buca Belediyesi Tarık Akan Gençlik Merkezi, Karaca Sineması, Konak Sineması, Withco Coworking ve festivalin internet sitesi üzerinden 400 kadar film seyirciye sunuldu. Bir kent klasiği haline gelen ve Festival Direktörü Yusuf Saygı yönetiminde gerçekleşen organizasyonda “Uluslararası Kurmaca”, “Ulusal Kurmaca”, “En İyi Oyuncu”, “En İyi Kurgu”, “En İyi Görüntü”, “En İyi Sanat Yönetmeni”, “En İyi Animasyon”, “Belgesel”, “Deneysel”, “Migros Gençlik Ödülü”, “Folkart Film Lab Ödülü”, “Sinebir Yapım Ödülü” ve “Bando Prodüksiyon Color Correction Ödülü” kategorilerinde ödüller sahiplerini verildi. Ulusal Kurmaca Film Kategorisi En İyi Film Suçlular,…
eliz edebiyat dergisi, Aralık 2021, 156. sayısı ile yine dopdolu… Günümüzün pandemi, yasaklı, kapanma yani #evdekal! koşullarının gevşemesi rehaveti gerektirmez diyerek, yolculuğunu sürdürüyor eliz edebiyat dergisi… İçeriğiyle birlikte, sağlık, huzur ve umut dilekleri taşıyan yeni sayı, izler çevrelerin, okurların ilgisine sunulmuştur… Abone ve okurları, şair ve yazarları için, yaşam uğruna dayanışma ve direnme dolu sayılarla ilerliyor eliz edebiyat… Aylık olarak çıkmaktadır ve 13. Yılında da yazardan okura elçilik görevi üstlenmektedir. Bu sayı için emek ve ürün vermiş imzalar (alfabetik soyadı sırasıyla): Ezgi Fatma AÇIKGÖZ / Habibe AHMETOVA / Ahmet Emin ATASOY / Mehmet Şirin AYDEMİR / Hande BALKIZ / Aydın…
Her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen Orontes Uluslararası Çağdaş Sanat Festivali’nin bu sene 6. Düzenlendi. Antakya Belediyesi ile ANSAM Kültür Derneği işbirliği ile düzenlenen çağdaş sanat festivalinin açılış töreninde konuşan Antakya Belediye Başkan Vekili Osman Fırlar, Festivale katılan sanatçıları Antakya’da ağırlamaktan çok mutlu olduklarını söyledi. Orontes 6. Uluslararası Çağdaş Sanat Festivali açılışıOrontes 6. Uluslararası Çağdaş Sanat Festivali açılışıOrontes 6. Uluslararası Çağdaş Sanat Festivali açılışı Antakya Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Alper Yılmaz, sanatla, sanatçıyla ve sanatseverlerle bir arada olmanın, güzelliklere yer açmanın sanatı desteklemenin temel ilkeleri arasında olduğunu söyledi. Bu ilkeleri doğrultusunda ANSAM Kültür Derneği ile birlikte 6.Orantes Uluslararası Çağdaş…