Bir dönem öncesine kadar hafta sonu sabahları gün ağarırken Antakya Parkına gidip oradaki bahçe çalışanlarının parkı sularken topraktan ve bitkilerden yayılan doğa kokusunu teneffüs etmek için giderdik. Tabi bu insanın içini açan doğa kokusundan sonra çay bahçeleri yavaş yavaş açmış ve çaylarını demlemiş olurlardı. Bir çay bahçesine geçerek çayımızı içip yanına simidimizi yerdik. Çoğu zaman sohbet kuyulaşır öğlene kadar kalırdık. Unutamadığım bu anılarımı tekrar yaşamak için Antakya parkına gitmeye karar verdim.
Parkta giriş kapısından ilerlerken karşıda bir dönem önce bulunan sanırım Antakya’nın tek açık hava sineması ve yanında çay bahçesinden eser yok. Yerine Nikâh dairesi belediye ek hizmet binası var. Sağ tarafta her iki yanı büyük çam ağaçları bulunan yola geçip devam ediyorum. Sağda bulunan Yeşiltepe Aile gazinosu eski halinden eser kalmamış. Daha önce içeride Düğün salonu, dışarıda boydan boya çift masalı koridor ve üstte bir bu kadar kare şeklinde geniş alanı vardı. Şimdi ise birkaç masa ve sandalye ile varlığını sürdürmeye çalışıyor. Yoluma devam edip park gezintimi yaparken benim dışımdaki herkes spor kıyafetleriyle gelmiş tempolu bir şekilde koşuyor veya hızlı hızlı yürüyorlar.
Diğer spor alanlarında karşılaştığımız görüntüler gibi kiminin kulağında kulaklığı müzik dinliyor. Kimisi ise yanında eşi veya arkadaşı evinde konuşamadığını burada hem konuşup dertleşiyor hem de sabah sporunu yapıyor. Parkta ana yolda ilerlerken her iki tarafta bulunan büyük çam ağaçları insanı büyülüyor. Meşhur Orta Kahveye geldik. Bir dönem herkesin buluşma noktası olan orta kahve sessizliğini koruyor. Halen eskisi gibi. Biraz daha ileride çocukların oyun bahçesi kendini yenileyerek varlığını koruyor. Parkın ana caddesinde ilerlerken bazı çam ağaçların yenilendiğini görüyorsunuz. Antakya parkımızın çok bilinen gezinti turu kapalı spor salonu duvarı dibinde açılan çay bahçelerinin önünden sola dönüp biraz ilerleyerek Asi nehrinin kanarından geri istikamete doğru dönüyoruz. Dönerken ilk karşılaştığımız son yıllarda büyük şehirlerde oluşturulan açık hava spor salonu gibi bildiğimiz birçok kondisyon aletinin bulunduğu spor alanı. Büyük küçük, yaşlı genç birçok kişinin toplu bir şekilde spor yaptığını görüyoruz. Son yıllarda spor yapmanın gerekliliği herkes tarafından bilinmektedir. Sanırım yaşam koşulları ve dengesiz beslenmesinin sonucu olsa gerek.
Anılarımızı tazelemek için çıktığımız bu gün de keşif yapmış olduk. Şehir merkezinde bulunan park aynı zamanda gezinti yeri olarak kullanılmaktadır.
Anılarımızı tekrar yaşamak üzere parktan ayrılıyoruz.
Yazı ve fotoğraflar
Mehmet Oflazoğlu – Ekim 2011