• FOTOFİLM TV
  • YAZARLARIMIZ
  • HABERLER
  • Güncel
  • Dünya
  • Araştırma
  • Festival Kapısı
  • Kitap Kapağı
  • Çağdaş Sanat
  • Seyyahın Karnesi
  • Söyleşi
  • Foto Haber
  • Video Haber
  • Dosya
  • Emek
  • Yedinci Renk
  • Spor
  • Kısa öykü
  • Sosyal Medya
  • Bilim & Teknoloji
  • Popüler Matematik
  • WORLD NEWS
Son Haberler

Artantakya 5. Edisyon Genç Yetenekler Yarışması Sonuçları Açıklandı!

06/05/2025

Antakya Film Festivali Yaz Sineması Etkinliği

06/03/2025

Antakya Film Festivali’nden Depremzedelere Moral: Yaz Sineması Etkinliği

05/30/2025
Facebook Twitter Instagram YouTube
Facebook Twitter Instagram
FOTOFİLMFOTOFİLM
FotoFilm Kültür Sanat
  • Güncel
  • Festival Kapısı
  • Yedinci Renk
  • Kitap Kapağı
  • Çağdaş Sanat
  • Seyyahın Karnesi
  • WORLD NEWS
FOTOFİLMFOTOFİLM
Köşe Yazıları

Dönmek – Ümit Güzel

Tam da burada İstanbul’da geçen çocukluk yıllarımdaki mahallem geliyor aklıma. Şimdilerde sadece bir adres verdiğimizde isimleri mahalle diye anılan o yerler, tüm o doyasıya yaşanmış çocukluklara şahitlik yapmış bu yerler şimdilerde çocukların hiç bilmediği izler taşırlar aslında. Boş araziler vardı sabahtan akşama kadar oyun oynadığımız umarsızca kirlenerek şimdilerde, yerlerini gökdelenler, sitelerin birbirleriyle yarıştıkları bu yerlerde. Ardından bu kirlenmeler taşındığımız Hatay’da da devam etti. Yoktu bir farkı aslında, miskete gülle demenin dışında çocukluğun en yalın haliyle bakıyorduk her şeye.
10/02/2021
Facebook Twitter Pinterest LinkedIn WhatsApp Email Telegram
Paylaş
Facebook Twitter LinkedIn WhatsApp Pinterest Email

Dışarıda bir yağmur sonbahar mı desem kış mı desem bilemiyorum. Yağmur, işte en doğalından tek farkı düştüğü toprak olsa gerek. Zira İstanbul’da bir başka yağmaz ya neyse bizim yüklediğimiz anlamla bir başka şekillenir ve dışarıda! Hayatımızda nostalji diye adlandırdığımız birçok şey aslında bizim biraz özlemimiz ve biraz da zamanın sözde ileriye doğru akışına tepkimizdir, hiçbir şey eskisi gibi değil diye başlayan cümleler çoğaldıkça yaşlandığımızın işareti olsa da daha bir başka yorumlayarak hayata o demini verme çabamızla her şeye rağmen cümlelerine dönüşür.

Annemiz orada da kızıyordu burada da, geç kalmalarımızda evimize. Babamızın bir fiskesini bir azarını göze alıyorduk o gün mahallede yendiğimiz diğer mahalle çocuklarıyla maçından aldığımız hazdan ötürü. Böylece geçen yılların ardından tekrar İstanbul’a geldiğimde hâlâ üzerimde masum çocukluğumla algılamakta zorlandığım hayat arasına sıkışmışlıklarla geçen dönem kimi zaman keyifli olsa da insanların aslında nasıl da büyük kentlerde yaşamak uğruna nelerden vazgeçtiklerini görmek üzüyordu da. Yazılan çoğu makalelerde, yorumlarda yapılan göç analizleri, “taşı toprağı altın bu kentin” her geçen gün büyümesine ve bu insanların da korkularını gizledikleri paylaşım ve dayanışma adı altındaki dernekleşmelerini izledim yıllarca.

“İnsanlar gülüyordu da trende, vapurda otobüste yalan da olsa hoşuma gidiyor söyle”  derken büyük üstat şiirinde yaşarken farkında olmayan bir topluluğa dönüştürüyordu bu kent insanları. İşe gitmek için saatler önce yola çıkanlar, akşam yine aynı maratonla eve dönüş yollarında sadece zamanı değil kendilerini de tüketiyorlardı oysa. Para kazanıyorlardı iyi kötü ve yine kazandıkları bu paranın kat ve kat fazlasını borçlanarak ne pahasına olduğunu bilmedikleri bir yaşamın devamına diyet ödüyorlardı. Zira gelmişlerdi bu kente bir kere her şeyi sırtlayarak geride bir şey bırakmamışları da vardı aralarında şimdi madem geldik her şeye rağmen diyorlardı bir umut. Daha iyi durumda olanlar ki bunlar aralarında eğitimli olup bir işe girmiş daha iyi gelirlerle aynı yolu farklı arşınlayarak ve yine borçlanarak soyutlanmış sitelerde ev edinme çabalarında buluyorlar kendilerini.

Bunlara rağmen ve metropol olmanın bütün sıkıntılarına rağmen bu şehir, kokuyu alan hayat izcileri için inanılmaz bir dünyanın kapılarını da açar insana. Bu ilk yazımda değil ama sonralarda İstanbul’da var olan etkinliklerden ve panoramik şehir kesitlerinden de bahsetmek isterim. Hem İstanbul’da yaşayıp hem de Hatay’ı duyumsayan biri olarak şunu söylemek isterim ki; her fırsatta gitmeye çalıştığım memleketim olan İskenderun ve Antakya benim için sonradan keşfettiğim bir zenginlik oldu. Sanırım insan yaşadığı yeri algılamakta zorlanıyor. Tabi buna insanın zihinsel ve duygusal olgunlaşması ve hayatta nelerin kıymetli olduğuna dair bazı deneyimlerine ihtiyaç var. Kültürel zenginliğin yanı sıra zamanın daha yavaş akmasıyla istenirse ilişkilere daha yoğunlaşabileceği bir zenginliğin de fırsatını veriyor. Yemek kültürünü her daim özlediğim ve İstanbul’da en ufak kırıntısına rastladığımda da peşine düştüğüm o güzelim lezzetler. Belki bununla da ilgili paylaşacağımız yazılarımız olacak ileride ama aslen söylemeye çalıştığım şey bu iki farklı yaşam arasında kendinizi konumlandırmalarınız ve içinizde bir gün bu çılgın ve karmaşık bu şehirden gitme isteğinizi nelerin dizginlediğidir. İstanbul’da yaşanların çoğu böyle duyguları barındırırlar içlerinde bazıları başarır da bunu. Şehirler insanlara ve insanlar da şehirlere akmaya devam eder. Şimdilik bu yazıma ünlü şair Kavafis’in yine ünlü bir şiiriyle son veriyorum.

            ŞEHİR

Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim, dedin

bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.

Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;

-bir ceset gibi- gömülü kalbim.

Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?

Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,

kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,

boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.

Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.

Bu şehir arkandan gelecektir.

Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,

aynı mahallede kocayacaksın;

aynı evlerde kır düşecek saçlarına.

Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.

Başka bir şey umma-

ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,

öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.

Ümit Güzel – Aralık 2011 İstanbul

Dönmek Ümit Güzel
Antakya Dergi

Benzer Gönderiler

Hotel Manoli

07/04/2022

Fotoğraflı Öyküler Dizisi: Rees Köşkü

04/18/2022

Demetrius Decipris’in Satılık Evi

02/25/2022

Fotoğraflı Öyküler Dizisi – Buca Tren İstasyonu

01/07/2022

Vişne Bahçesi’ni Kuruttular!

11/30/2021

Edebiyat Başka Bir Yolun Olabileceğini Fısıldar

11/29/2021
Add A Comment

Leave A Reply Cancel Reply

İlginizi Çekebilir

eliz edebiyat DERGİSİ’nin 156. SAYISI ÇIKTI

11/28/2021

eliz edebiyat dergisi, Aralık 2021, 156. sayısı ile yine dopdolu… Günümüzün pandemi, yasaklı, kapanma yani…

Türbülans’ın Şiiri

11/02/2021

𝗣𝗼𝗺𝗽𝗲𝗶 𝗦𝘁𝗿𝗲𝗲𝘁 Cinema 𝗙𝗲𝘀𝘁𝗶𝘃𝗮𝗹 awards

10/03/2021

Antakya Film Festivalinde Atilla ve Leman Dorsay imza günü 

11/13/2022
Bizi Takip Edin
  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
  • YouTube
Son Haberler

Artantakya 5. Edisyon Genç Yetenekler Yarışması Sonuçları Açıklandı!

06/05/2025

Antakya Film Festivali Yaz Sineması Etkinliği

06/03/2025

Antakya Film Festivali’nden Depremzedelere Moral: Yaz Sineması Etkinliği

05/30/2025

The 78th Cannes Film Festival Awards

05/25/2025
Demo
Kategoriler
  • Araştırma
  • Bilim & Teknoloji
  • Çağdaş Sanat
  • Dünya
  • Festival Kapısı
  • Foto Haber
  • Güncel
  • HABERLER
  • Kitap Kapağı
  • Kısa öykü
  • Köşe Yazıları
  • Röportaj
  • Seyyahın Karnesi
  • Söyleşi
  • WORLD NEWS
  • Yedinci Renk
Son Haberler

Artantakya 5. Edisyon Genç Yetenekler Yarışması Sonuçları Açıklandı!

06/05/2025

Antakya Film Festivali Yaz Sineması Etkinliği

06/03/2025

Antakya Film Festivali’nden Depremzedelere Moral: Yaz Sineması Etkinliği

05/30/2025

The 78th Cannes Film Festival Awards

05/25/2025

Haber Bülteni

    Facebook Twitter Instagram YouTube
    • Anasayfa
    • FotoFilm TV
    • Yazarlarımız
    • İletişim
    • KVKK Metni
    © 2025 FotoFilm. Designed by Pexist Bilişim.

    Type above and press Enter to search. Press Esc to cancel.